4 Temmuz 2015 Cumartesi

Kitap Yorumu: On Küçük Nefes - K. A. Tucker


On Küçük Nefes'i dün gece bitirdim. Goodreads yorumumda kitap hakkında uzunca bir yazı yazmak istediğimden bahsetmiştim, becerebilirsem detaylı bir yorum yapmak istiyorum yani. Yazının bir kısmı spoiler içerecek oraya gelince belirteceğim.  Kitap hakkında bilgisi olmayanlar için öncelikle tanıtım yazısını paylaşayım. ^^

Arka Kapak Yazısı: Sadece nefes al Kacey. On küçük nefes. İçinde Tut. Hisset. Sev.
Dört sene önce sarhoş bir sürücünün neden olduğu trafik kazasında annesiyle babasını, erkek arkadaşını ve en yakın kız arkadaşını kaybeden Kacey Cleary'nin hayatı yerle bir olmuştu. Hâlâ kazadan sonra arabanın içinde sıkıştığı anı ve annesinin son kez aldığı nefesi hatırlayan Kacey, geçmişini geride bırakmak istiyordu. İki otobüs bileti alan Kacey ve on beş yaşındaki kız kardeşi Livie, hayatlarına yeniden başlamak üzere Michigan'dan kaçıp, Miami'ye gelmişlerdi. İlk başlarda, geçim sıkıntısı çektikleri hâlde, Kacey endişeli değildi. Her şeyin üstesinden gelebileceğini düşünüyordu. Tek istisna, 1D dairesindeki gizemli komşularıydı.
Alev alev yanan mavi gözleri, derin gamzeleri ve kusursuz bedeniyle Trent Emerson, iyi çocuk ve kötü adam arasındaki karşı koyulmaz çizgiyi temsil ediyordu. Trajik geçmişinden sonra katı bir mizaç geliştiren Kacey, herkesi kendinden uzak tutmaya kararlı olsa da ikisi arasındaki karşılıklı çekime dayanmak çok güçtü. Trent ise Kacey'nin herkese kapattığı kalbine girmek için her şeyi yapabilirdi... Her ikisinin dünyasını paramparça edecek müthiş bir sırrı açıklaması gerekse bile.

Tanıtım yazısından anlaşılacağı üzere On Küçük Nefes en sevdiği insanları kaybettikten sonra hayatına devam etmeye çalışan iki kız kardeşin hikayesini anlatıyor. Tabii olaylar esas kızımız Kacey'nin üstüne kurulu. Kaza anını bir türlü unutamayan Kacey neşeli ve hayat dolu biriyken 180 derece değişime uğruyor. Kacey'in kaza anında yaşadıklarını okurken kendinizi bir an için bile onun yerine koymayı deneyince bu değişimin sebebini çok iyi anlıyorsunuz. Tucker detayları o kadar gerçekçi vermiş ki aynı şeylerin başıma geldiğini düşünmek bile bünyemde küçük çaplı bir deprem yaratmaya yetti. o.O Neyse ki Livie var, Kacey'nin yeni hali ne kadar sert ve tersse Livie de o kadar cana yakın ve mantıklı biri.

On Küçük Nefes'i okumaya başladığımda bir daraltı hissettim. Yani kitap gidiyordu ama eksik olan şeyler vardı. Sanki mekan yeterince iyi oturtulmamıştı. Olayların geçtiği yerler arasında bağlantı kurmakta zorlandım. Örnek vermem gerekirse bir sahne oturma odasında geçerken orayı bir apartmana ya da bir caddeye oturtamıyordunuz sanki sadece o oda vardı ve boşlukta sallanıyor gibiydi. İlk 150 sayfa falan hep böyle hissettim sonra karakterlere ısınınca mekanı çok önemsemedim. Karakterlerden bahsetmem gerekirse Kacey resmen kanlı canlı karşımda duruyor gibiydi. Erkeksi tavırlarının getirdiği sert esprileri, geçmişe dönünce hissettiği panik, öfke, ihtiyaç duyduğu sevgi, etrafında tek tük kalan sevdiklerini kaybetme korkusu... Baş karakter gerçekten çok iyi kurgulanmış. Diğer karakterler de aynı şekilde. Sadece Trent ilk başlarda çok yapmacık gelmişti ama sonlara doğru taşlar yerine oturunca onun da sağlam bir zemini olduğunu fark ediyorsunuz. Karakterlerin iletişimi, dostluklar ve arkadaşlıklar On Küçük Nefes'in en sevdiğim yanlarından biri. Belki biraz toz pembelerdi ama kitapta zaten ağır bir trajedi var. Hatta kurulan dostluklar sayesinde dramın ağırlığı dengelenmiş, kitabın havası yumuşamış. 

Peki kitap tatmin ediyor mu? Bu biraz ne beklediğinize bağlı. Ama kitabın atmosferine kendinizi bırakırsanız bitirdiğinizde memnun kalırsınız iye düşünüyorum. Farklı beklentilerle başladığımız kitaplar umduğumuz gibi çıkmayınca üzülüyoruz ya, On Küçük Nefes'i okurken de aynı durumun söz konusu olmaması için kitabın sizi yönlendirmesine izin vermeniz gerekiyor. Tabii beklentiyi çok yüksek tutmadan başlasanız daha iyi olur. Ben öyle yaptığım için son elli sayfa kala hayal kırıklığına uğramıştım. Sonra ilerledikçe ve kitabın asıl anlatmak istediği noktaya gelince düşen beklentimi hiç beklemediğim bir şekilde yükselirken buldum. Sırf yaşattığı bu gelgitler için bile kitaba bir şans verilebilir, şimdi düşündüm de sürekli yükselip alçalan kitapları okumak keyifli oluyormuş. ^. ^ 


Yazımın buradan sonrası orta derecede spoilerlı olacak. kitabı okumadıysanız da devam edebilirsiniz ama yok ben hiçbir şey bilmeden kitabı okuyacağım diyorsanız bu kısmı okumanızı tavsiye etmem. ^^

Kitabın kilit karakteri Kacey olabilir ama benim için Trent de çok önemliydi. On Küçük Nefes kaybetmek, pişmanlık, empati ve hayata devam ederken gerekli olan umuda tutunabilmeyi anlatan bir kitaptı. Trent ilk çıktığına yapmacık ötesi olduğunu düşünmüştüm. Aslında orada karakterin kendine biçtiği karakteri okurken ve yavaş yavaş kabuğu kırılırken altından çıkan pişmanlığı, affettirme çabası içindeki birinin gelgitlerini gördükçe ne kadar sağlam bir köke bağlı olduğunu anladım. Trent'in çaresizliği özellikle son dilimde net bir şekilde hissediliyor hatta okuyucuyu bile aynı duygu sarıyor. On Küçük Nefes'in pişmanlığı da Trent'ti umudu da. Kacey'nin hayatına devam etmesi için o umuda ihtiyacı vardı ama bunun için empati kurması gerekiyordu. Kaybettiklerinin acısı hala içindeyken o empatiyi kurmasının zorluğu belli tabii, orada olaylar kısırdöngü halini alıyor. Sonra affetmek ortaya çıkıyor, on küçük nefese tutunmak ve sevmek, olanları serbest bırakmak. Ve tüm bunlar size son elli sayfada veriliyor. Ne diyeyim sana Tucker nasıl bir kalemdir bu. *-*  

On Küçük Nefes belki de benim beklediğimi bulamama rağmen beğendiğim ilk kitap oldu. Misafir umduğunu değil bulduğunu yer atasözü bu kitabı okurken yaşadığımı özetliyor diyebilirim. :3  Umduğumdan  daha farklı ama belki de çok daha iyi bir finalle On Küçük Nefes'i kapattım. Başlarken ki daralma hissinin yerini tatlı bir umudun alması bile benim için güzel bir şey. ^^ Sanırım hikaye bu kitapla bitmiyormuş, devamı varmış. Biraz gidip onları araştırayım bari, herkese iyi geceler! 



2 yorum:

  1. Bazı kitapları bir solukta okuyup bitiriyorum bazısı ise bitmek bilmiyor.
    son yllarda okuduğum en güzel kitap Bozcaada. Tavsiye ederim.
    Sevgiler
    Şafak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tavsiyeniz için teşekkür ederim ^^
      İyi günler

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...